17 Kasım 2017 Cuma

Bir Kutu Kitap Kasım Ayı Kitap Alışverişi

Selam! 👋


birkutukitap.com aboneliğim bu ay sona erdi. Üçüncü ve son ayda da yine üç kitap, 4 farklı ayraç ve bir kartpostal çıktı kutudan. Kutunun güzeli bana göre Tütüncü Çırağı oldu. Kendisi Goodreads'te de güzel yorumlar almış. Hoş hepsi için fikrim okuduktan sonra değişeceği için şu an ne desem boş. 😶


İşte kasım ayında Bir Kutu Kitap kutusundan çıkanlar:

* Tütüncü Çırağı - Robert Seethaler
* Aşk Hikayesi - Erich Segal
* Babam Beni Şahdamarımdan Öptü - Ozan Önen


Bu ayın kitap ayraçlarında; Tezer Özlü, Turgut Uyar, Nazım Hikmet ve Virginia Woolf'un sözleri vardı. 

Benim favorim her zamanki gibi Tezer Özlü.

Bu içeriği de onun sözleriyle bitiriyorum o halde. 😊

"Her şey geçiyor ve hiçbir şey geçmiyor."

Sevgiler!

Diğer birkutukitap.com Kutuları



Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚

12 Kasım 2017 Pazar

İzlediğim Filmler: The Intern - Stajer (2015)


Selam! 👋

Genellikle televizyondan film izlemiyorum. Ancak geçtiğimiz günlerde kanallar arasında gezinirken ekranda Robert De Niro'yu görünce kendimi filme kaptırıverdim. Şansıma yeni başlıyordu. 

The Intern; kafa dağıtmak, belki biraz ilham almak ve keyifli bir saat geçirmek için oldukça uygun bir film. Neden bilmiyorum ama Robert De Niro gibi karizmatik adamları böyle eğlenceli filmlerde izlemek çok hoşuma gidiyor. 



Pek çok kişi De Niro'nun bu filmde oynayarak büyük bir hata yaptığını yazmış. Bana kalırsa usta oyuncu bu role çok yakışmış. Başrolde ona eşlik eden Anne Hathaway de rolüyle güzel bir uyum yakalamış. Özele; filmi yazan ve yöneten Nancy Meyers başarılı bir iş çıkarmış. 


Sıcak, samimi bir film izlemek istiyorsanız ve amacınız hayatınızı değiştirecek bir filmle tanışmak değilse The Intern (Stajer) beklentilerinizi karşılayacaktır. 

Şimdiden iyi seyirler! 📺

Sevgiler!

Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚

10 Kasım 2017 Cuma

İyi ki Doğdum, Yeniden Kapadokya, Yolda Biten Kitaplar

Selam! 👋


Bugün itibariyle yeni yaşımın ilk haftasını doldurdum. 🎇🎉🎂

Hem yoğun hem yorucu ama çok keyifli bir hafta geçirdiğimi söyleyebilirim. Daha önce yeni yaşımın ilk günlerini önemsemez, "bütün yılım böyle geçebilir" klişesini "bütün yaşım böyle geçebilir" şeklinde yorumlayıp da heveslere kapılmazdım. Sanırım yaş geçtikçe (26 yaşına girdim bu arada) bu tip küçük uğurlar ve inançlar ile ayakta kalmaya daha meyilli oluyorsunuz. Eğer ki ucunda yeni yaşlar ya da yeni yıllar için çok da ütopik olmayan hedefleriniz varsa mutsuz olup hayal kırıklığına uğramayacağınız için bu tip şeylere değer vermeniz hiç de kötü bir şey değil bence.


Ne diyordum? Yeni yaşımın ilk haftası yoğun ve yorucu geçse de çok keyifliydi. Cuma günü iki pastanın önünde dilekler tuttum. Akşam da hafta sonunu güzelleştirmek üzere Kapadokya'ya doğru yola çıktık. Uzun yıldır aldığım en güzel hediye bu tatil olabilir.


4 sene önce, yine bir turla Kapadokya'yı gezmiş çok sevmiştim. Hayalim bu güzel yerleri benim gibi seyahat etmeyi ve doğayı çok seven eşimle görmekti. O da bu yıl hayalimi gerçekleştirdi. Onun sayesinde yeni yaşımın ilk iki gününde çok sevdiğim yerleri bir kez daha gezme fırsatı yakaladım. Üstüne üstlük daha önceki turda gezemediğim yerleri de bu seyahatte ziyaret edebildim. Gezinin tüm detaylarını ilerleyen günlerde tek bir içerikte paylaşıyor olacağım. Umarım faydalı ve sevilen bir içerik olur. 😇


Uzun bir otobüs yolculuğu yaptığımızdan yol boyunca güzel manzaralar eşliğinde düşünmek, şükretmek ve bol bol okumak için epey vaktim vardı. Yeni yerleri keşfetmenin, üstelik bunu hayatının merkezine koyduğun ruh eşinle yapmanın ne kadar güzel ve değerli olduğunu bir kez daha gördüm. Bir gülümsemesine, uykuda parmaklarımı bilinçsizce kendi parmaklarına sürtmesine, benim için düşündüğü yüzlerce güzel şeye her anımda şükrettiğim gibi bu gezide de aynı şekilde kahkahaların arasına binlerce şükür sıkıştırdım içimden. 💛

Ve yanımdan geçen ovalar, arabalar, karanlıklar eşliğinde iki öykü kitabının içine gömüldüm:


-Orada Bir Yerde / Engin Türkgeldi

-Tekme Tokatlı Şehir Rehberi / Mevsim Yenice

Belki de iki gün üst üste okuyup bitirdiğimden belki de gerçekten "ruh" olarak benzer özellikler taşıdığından iki kitaptaki öykülerin de farklı yanları bana çok ortak geldi.

Bir solukta okunan farklı ve özgün öykülerle tanışmak isteyen ama çok da fazla beklenti içine girmeyen naif okurlar bu iki kitabı da çok sever bana kalırsa.

Şehre döndükten sonra iki kitapla ara verdiğim Savaş ve Barış'a geri döndüm bu arada. Şu an son bölümleri okuyup ikinci cilde geçmek için sabırsızlanıyorum.

2017'de mutlaka okuyacağım 20 kitap listesini tamamlayacak mıyım merak içindeyim. Bana bol şans dileyin!

Sevgiler!

Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚

2 Kasım 2017 Perşembe

Karadeniz Turu 5. Gün: Yine Yeniden Trabzon (Sümela, Hamsiköy, Ayasofya, Atatürk Köşkü)

Selam! 👋

Karadeniz turumuzun son günü ile -nihayet- karşınızdayım! 5. günümüzde Trabzon'daki gezilecek yerleri ziyaret ettik. Aslında 2. gün de Trabzon'da birkaç yeri gezmiştik ancak son gün daha çok şehir içinde kalan mekanları görüp turumuzu sonlandırdık.

Altındere Vadisi Milli Parkı ve Sümela Manastırı


5. günün sabahı ilk durağımız yeşillikler içerisinde yer alan Altındere Vadisi Milli Parkı oldu. Amacımız güzeller güzeli Sümela'yı görmekti.

Sümela Manastırı şüphesiz ki Trabzon'un en meşhur, en çok ziyaret edilen mekanı. Dolayısıyla bir Karadeniz turu içinde mutlaka ziyaret edilen yerlerden birisi de bu kilise. Halihazırda restorasyonda olduğu için ziyaret edemedik ancak Altındere Milli Parkı'nın bir noktasından onu izlemek bile güzeldi. Kayalıkların ucunda, aklın hayalin almadığı bir şekilde sapasağlam duran bu yapı gerçekten de büyüleyici değil mi?


Son günde hava kapalı olduğundan karanlık ve kasvetli fotoğraflar çıktı ortaya. Ama bu haliyle de çok hoş görünüyor bana kalırsa. 

Hamsiköy





Sümela dönüşünde Hamsiköy'e uğrayıp enfes sütlacın tadına baktık.

Aslında Hamsiköy rotamızda yoktu ancak Sümela Manastırı sonrası birden tüm tur ahalisine sütlaç aşkı gelince gideceğimiz noktaya Hamsiköy üzerinden gitmeye karar verdik. Yani Hamsiköy'e gitmemizin tek sebebi bu leziz sütlaç. 🙈

Sütlaç beklediğimizin de üstünde bir lezzete sahipti. Üzerindeki kaymağı kaşıkla aldıktan sonra aşağısında klasik kıvamına göre daha sıvı bir sütlaca ulaşıyorsunuz. Köy sütünün tadı da kokusu da kendini o kadar belli ediyor ki! Üzerindeki fındıklar da sütlaca ekstra bir lezzet katıyor. Yolunuz Trabzon'a düşerse Hamsiköy sütlacının tadına mutlaka bakın! Nefis sütlacı Kardak Dinlenme Tesisleri'nde yediğimizi de belirteyim.


Trabzon Ayasofya Müzesi


Hamsiköy'den yemyeşil manzalar eşliğinde ayrılıp şehir merkezindeki Trabzon Ayasofya Müzesi'ne geçtik. Dini yapı, İstanbul'un Latin işgalinden sonra şehre gelen Kommenos ailesine mensup I. Manuel tarafından yaptırılmış.




Bu özelliğiyle Geç Bizans Dönemi'ne ait olan yapı, kilise özelliğini 17. yüzyılda kaybedip şehrin Osmanlı topraklarına dahil edilmesinden sonra (işgalden hemen sonra değil de bir süre sonra ihtiyaç üzerine dönüştürüldüğü biliniyor) cami olarak kullanılmaya başlanmış.

Müzeye dönüşme süresi ise 1958-62 yılları arasındaki restorasyon sürecinden sonra gerçekleşmiş. 1. Dünya Savaşı'nda Ruslar tarafından farklı amaçlarla kullanıldığından restorasyon ihtiyacı duyan yapı 1964 yılında müze haline getirilmiş.

Mimari özellikleri bakımından Gürcistan'daki kiliselere çok benzeyen Trabzon Ayasofyası, muazzam bir taş işçiliğinin eseri. Şehirde de en popüler turistik mekanlardan biri. Hatta özel günler için fotoğraf çektirmeye gelen yerli turistler de oldukça fazlaydı.



Atatürk Köşkü Müzesi


Trabzon'un en zenginlerinden Konstantin Banayadis tarafından yaptırılan ve dönemin en lüks yapılarından biri olan köşk, mübadele sonrası devletin himayesine geçmiş. Atatürk de Trabzon ziyaretlerinde kamu himayesine giren bu köşkte ağırlanmış.

Hem kardeşi Makbule Hanım hem de Atatürk bu evi çok sevdiğinden köşk Atatürk'e hediye edilmiş. Ancak sadece 1930 ve 1937 yıllarında kalabildiği köşkü bir daha ziyaret etme fırsatı olmamış. Yapı, ölümünden sonra Atatürk'ün hatıralarını korumak için de müze haline getirilmiş.

İşte güzeller güzeli köşkten birkaç kare...










Tüm mekanları gezdikten sonra da Akçaabat'a geçip enfes köfteler yedik. Sonrasında ise Sürmene ve Ordu'da alışveriş için birkaç yere uğrayıp İstanbul'a doğru yola çıktık.

Aslında ilk içerikte de söylediğim gibi hayalimiz GAP turu yapmaktı. Son anda iptal olan turun yerine aklımızda olan ama çok da hevesli olmadığımız bir Karadeniz turu satın alıverdik. Ancak şöyle bir bakıyorum da gerçekten keyifli ve güzel anıların olduğu bir 5 günün sonunda huzur içinde eve döndük. 

Bu tatili unutulmaz kılan durumlardan biri de yıl dönümümüze sayılı günler kala yeniden nişanlanmamıza vesile olan bir yüzük ile karşılaşmamız oldu. Eşimin bana evlilik teklifi için özel olarak yaptırdığı yüzüğün kaybolmasından sonra çok üzülmüştüm. Ancak onun yerini doldurmasa da Trabzon'da çok özel bir yüzükle karşılaştık. 85 yıllık, rengi benim alyansımın ve eski yüzüğümün olduğu gibi gül altın, üç küçük elmas taşla süslenmiş, zamanında Rum bir kadının takmaya kıyamadığı için senelerce sandığında sakladığı bir yüzüktü bu. Parmağıma taktığım an eşimin yüzündeki mutluluğu hiç unutmayacağım. 

Umarım bir sonraki gezimiz de bize böyle güzel ve hoş anılar kazandırır. 🙏

Turun ilk 4 gününde neler yaptığımızı merak ediyorsanız aşağıdaki içeriklere göz atabilirsiniz.



Sevgiler!

Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚


1 Kasım 2017 Çarşamba

İzlediğim Filmler: Maudie (2016)


Selam! 👋

Geçtiğimiz hafta sonu; naif, sıcak, duygu dolu bir film izledim: Maudie

Eklem rahatsızlığı olan ve bu nedenle ailesi tarafından sürekli bakıma muhtaçmış gibi muamele gören Maudie, ailesinden kalan evin satıldığını öğrendikten sonra kendi ayakları üzerinde durmak için bir yol aramaya başlar. Bir mağazada gördüğü temizlikçi ilanına hiç düşünmeden başvurur. Böylece yolu yetimhanede büyümüş, sert mizaçlı ve ileride kocası olacak Everett ile kesişir. 

Hayatında pek çok zorluk yaşamış Maudie'nin Everett ile ilişkisi de çok kolay olmaz ancak evi renklendiren çizimleri Everett'i de ona doğru çekmeye başlar. Zamanla bu yeteneğinden para da kazanmaya başlayan Maudie birden büyük bir ün sahibi olur. Artık hayatında tek bir eksik vardır...



Başrollerinde Sally Hawkins ve Before Sunrise ile tanıdığımız Ethan Hawke'in yer aldığı filmi Aisling Walsh yönetmiş. Bana kalırsa hem yönetmen hem de oyuncular harika bir iş çıkarmış. 


İzleyip seveceğiniz belki de favori filmleriniz arasına ekleyeceğiniz Maudi'nin hayat hikayesinin gerçek olduğunu da eklemek istiyorum. 


Veee son olarak işte gerçek Maudie. Hem de kapısının önünde, elinde meşhur kış resimlerinden biriyle. 💙🎈



Şimdiden iyi seyirler! 📺

Sevgiler!

Beni aşağıdaki adreslerden de takip edebilirsiniz! 👇

Tumblr 📌

İnstagram 📷

Goodreads 📚